Hepimiz başarılı olmak isteriz aynı şekilde çocuğumuzun da başarılı olması için elimizden geleni yapmak isteriz. Araştırmalar anne ve babaların tek bir kararı ile çocuğunun bütün akademik hayatı boyunca avantajlı ya da daha dezavantajlı olmasını belirlediğini gösteriyor. Çocuğumuzun doğum günü sınırdaysa onları okula bir yıl geç göndermenin inkar edilemez avantajları vardır. Araştırma sonuçları çocukların fazladan bir yıl uzatılmış oyun ortamlarında geçirmesinin büyük bir avantaj sağlayabileceğini gösteriyor.
Ayrıca kim büyümek için bir yılı olsun istemez ki ?
Yaşıtlarına göre arkadaşlarında büyük olan çocuklar dikkatlerini daha fazla yoğunlaştırabiliyorlar ve akranlarına göre dikkat çekecek ölçüde yüksek özdenetime sahiptirler. Bu avantaj sonraki yıllarda da hep devam eder. Bu çocukların üniversiteyi kazanmaları ve iş bulmaları diğer çocuklara göre çok fazladır. Yine araştırmalara göre çocukların anaokuluna bir yıl geç gitmeleri on bir yaşındaki ortalama bir çocuktaki dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite yüzde yetmiş üç oranında azalttığı görülmüştür. Kanada'da genç hokey liglerinin en son ocak doğumluların kaydedildiği görülmüştür. Bu ocak ve şubat ay doğumlular her zaman diğer akranlarına göre en büyük çocuk olmaları anlamına geliyor böyle olunca fiziksel olarak daha gelişmiş daha olgun oluyorlar başka bir avantajı da gelişmiş psikolojileri bir daha iyi hokey oynamaları antrenörlerinin daha dikkatli dinlemeleri ve buz üzerinde daha daha başarılı olmaları demektir. Sınıflarımızdaki ocak ve şubat doğumlular ile yılın sonlarındaki öğrencilerde de maalesef ister istemez bu fark görülüyor . Akranlarına göre büyük olanlar dersi pür dikkat dinlerken küçük olanlar dikkati toplamada zorlandığı gibi aklı fikri oyundadır. Aklı oyunda olan ve dikkatini toplamayı başaramayanların ister istemez ders başarısı da düşecektir. Sınıftaki durumu gibi verilen ödevleri büyük olanlar hiç sıkılmadan yaparken küçük olanlar evde ailelerine kan kusturuyorlar. Ailede bu sefer çocuğu işkence çekeceğine, ödevlerin çoğunu kendisi yapar. Öğretmen evde pekiştirirsin diye verdiği ödevden beklentisi bu öğrencim sınıfta dikkatini toplayamadı yeterince kavrayamadığı için evde ailesi ile birebir çalışarak pekiştirmesidir. Bu süreçte en önemli nokta çocuğun duygusal olgunluğudur. Henüz oyuna doymamış, bağımsızlaşmamış, okul olgunluğuna erişmemiş bir çocuğu erkenden okula yazdırmak çocuğa yarar yerine zarar verir. Sınıfın küçüklerinden olmak pek çok zaman gelişim açısından büyüklere oranla yolculuğun gerisinde olacaktır. Pekçok arkadaşının kendisinden daha hızlı ve daha çabuk kavradığını gören çocukda yetersizlik değersizlik kusurluluk gibi negatif duygular geliştirecektir. Oysa çocuk doğal sürecinde gelişim basamaklarını çıkmaktadır. Büyük olan çocuklar her zaman avantajlıdır. Yapabilirim, başarabilirim, olduğum gibiyim, iyiyim düşünceleri olur. Okul hayatı boyunca özgüveni gelişen kendine inanan ailesinin öğretmenlerinin inancını gören çocuk için akademik ve sosyal açıdan sağlam bir zemin inşa edilmiş olacaktır. Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki henüz oyuna doymamış, akademik ve duygusal olgunluğa erişmemiş bir çocuğun okula başlaması ileride onarılması güç yaralar açabilecektir.
Çocukların kas ve duyuları yeterince oyun oynayarak gelişirler . Oyuna doymayan çocuk okula başladığında arkadaşları ile çok basit iletişimde bile kavga güç gösterisine dönüşebilir. Oyunlarda yeterince olgunluğa sahip olup duygularına hakim olamazlar. Oyunlarda mutlu olacağına devamlı kavga şikayetle zamanlarını geçirirler. Velilerin çocuklarını okula başlamadan önce anasınıfı öğretmeni, rehber öğretmen ve gerekirse hazırbulunuşluk testleri yaptırarak kaliteli bir hayata sahip olmalarını sağlamış olurlar.